Değişim Liderliği’ni Birlik Mefkuresiyle Okumak

Yeni Yaklaşımları Kültürde Kalıcı Hale Getirmek

Kültürün insan davranışları üzerinde güçlü bir etkisi vardır ve dışarıdan -hatta belki içeriden de- fark edilmesi kolay olmaz. İnsanların paylaştığı değerler ve ortak davranış sergilemelerini sağlayan ilkeler görünmez olabilir. Kontrol edilmesi kolay olmayan, çok uzun bir süredir içinde yaşanılan ve ancak farklı bir ortama girildiğinde fark edilen kültürün insanla ilişkisi, balığın suyla olan ilişkisi gibidir. 

Kotter’in kurumsal kültüre dair ilginç gözlemleri var: Kurucusunun boyu 1.67 m olan şirkette en üst seviyedeki on erkek yöneticiden sekizinin boyu 1.70’in altındaymış. Bir diğeri ise, ilk büyük ürünü bir patlayıcı olan ve bir asırdır güvenlik takıntısı olan şirkette yöneticiler çocuk gibi merdivenlerden tırabzanlara tutunarak iniyormuş (s. 159).

İnsanların yeni alışkanlık kazanmaları ancak değişimin faydasının gördükleri zaman mümkün olabilir. Bu yüzden kültürel değişimin çoğunluğu sürecin sonunda gerçekleşir. Mevcut kültürü iyi anlamak, değişimin nasıl tasarlanacağını kolaylaştırır. Bu noktada iki perspektif olabilir: Eğer kültür değişimin yeni uygulamalarının bir alışkanlığa dönüşmesini, yani kalıcı hale gelmesini engelliyorsa kültürün de değişmesi gerekir, ki bu zor olan metottur. Değişim süreci içerisinde kültür taşıyıcılarını devreden çıkarmak, eski kültürden bağımsız kişilerin değişimde katılımcı olmasını sağlamak ve yeni uygulamaları duygusal olarak benimsememiş kişilerin terfi edilmemesi kültürü değiştirmeye yardımcı olacaktır. İkinci açı ise, kültürle uyum sağlayan yeni uygulamaların köklere aşılanması ile değişimi gerçekleştirmektir. Kültür her ne kadar gevşek bir kavram olup çok fazla çeşitleri olsa da kitaptaki bağlamda kültür daha çok kurumsal bir nitelik taşımaktadır. Burada ayırt edilmesi gereken husus, eski kültürün her zaman değişime engel olarak görülüp yeni bir kültürün empoze edilmesi değildir. Kültürün çekirdeği olan değerlerle uyumlu yeni davranış şekillerinin insanlar tarafından benimsenmesi ile “doğal bir değişim süreci” gerçekleşebilir. 

Değişimin sürecinin sonuna gelinip artık yeni uygulamaların kültürel sürdürülebilirliğinin sağlanmasının çetrefilli bir mesele olduğu aşikar. Topluluğun duygusal olarak uzlaşmadığı yenilikler, elbet bir gün ya değişime karşı ya da insanların üzerinde menfi etkisini gösterecektir.  

Normları ve değerleri görmezden geliyoruz ya da kültürel emperyalistlere dönüşerek, uygulamalarımızı insanlara zorla dayatmaya çalışıyoruz. Küreselleşen ekonomide, çoğumuz uzak olmayan bir gelecekte bu meseleyle yüzleşmek zorunda kalacak. (s. 163)  

Sıradaki Sayfa: Bitirirken

Pages: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10