Reis Bey, Büyük Doğu mimarı Üstâd Necip Fazıl’ın 1960 ihtilali akabinde Medrese-i Yusufiye’de yazmış olduğu üç piyesten birisidir. Piyes aynı adıyla 1988 yılında Mesut Uçakan tarafından beyaz perdeye aktarılmıştır. Piyesin ana karakteri olan Reis Bey, ömrü boyunca herhangi bir evlilik birliği kurmamış, otel odalarında hayatını idame ettirmeye çalışmıştır. Mütemâdiyen pozitivizmin kıyılarında yüzmüş olan karakterimiz, kaidelerin katı bir tatbikçisi, merhamet damarları tıkanmış bir ağır ceza hâkimidir.

Eserin ağırlık merkezinin birinci veçhesi “rahm”dır. “Merhamet ağızların iğrenç sakızı!” cümlesi ile ana karakter, müspet kaidelere mutlak surette bağlı olduğunu ve dimağında müspet olmayan hiçbir şeye mahal vermeyeceğini belirtmiştir. Uzlette olan hayatı ve acımasızlığı, verdiği yanlış bir idam kararıyla târumar olan Reis Bey’in ağlamaya başlaması ile birlikte, tıkanmış merhamet damarları açılır ve anlamaya da başlar. “Artık bütün mantık hesaplarımı kaybettim. Ağladıkça anlıyorum.” cümleleri, yüzünü, olgulardan transandantal-moral değerlere döndürdüğünün bir kanıtıdır. ‘Bir zamanların ahlak, kanun, prensip koruyucusu’ Reis Bey artık mevcut ceza ölçülerinin ve kanunların üstünde bir değer olan merhamet mefhumunun varlığını kabul etmektedir. Verdiği idam kararının akabinde yanıldığını anlayınca ağır ceza reisliğini bırakır. Riyâzet bekçiliği temâyülü tam da bu meyanda başlar. Riyâzet, semantik olarak ‘nefsin isteklerini kırma’ olarak addedilir. Reis Bey’in kendi özünde verdiği savaşım, iç buhranları ve psişik ahvâlleri buna işaret eder. Merhametsizliği sebebiyle söndürdüğü ışığın ‘çile mirasçısı’ olmuştur artık. Reis Bey sancılar çekmektedir. Çekilen sancılar, Reis Bey’in ve bizatihi cemiyetin dirilişi için gereklidir. Bu diriliş, fesatlık ile karılmış cemiyeti, ihyâ etmek suretiyle okşamak hâlidir.
Eserin ağırlık merkezinin ikinci veçhesi ‘ferd- cemiyet‘ koşutunda tezahür eder. Reis Bey’in: “Cemiyette bir ferdi korumak için bin kişiye idam gömleği giydirmekten kaçınmamalıdır. O bir kişi bütün cemiyettir” cümlesi bu muvaziliğin hülâsasıdır. Reis Bey’in beşinci tabloda: “…İnsanlığa yeni kurtuluş yolu: katili tezgahtar, hırsızı kasadar, dolandırıcıyı tahsildâr yapalım.” sözleri, yeni bir nizam tasavvurunun ayak sesleri ve bittabî cemiyete sunulmuş bir sistematiktir. Bu sistematik, yazarının tabiriyle ‘baş aşağı bir cemiyeti baş yukarı’ yapacaktır. Formül tam anlamıyla şudur: “İnsandaki kötülük iktidarı, af ve merhamet rejimiyle ortadan kalkacaktır.” Bu formülün tatbik edildiği hâl ve şartlarda, nihâî tahlilde çağlar üstü mesajlar yankı bulagelecektir:
”Hüküm verecek olursan, adaletle / denkserlikle hüküm ver. Allah adaletle hükmedenleri / adaletli / adil davrananları / adaleti ayakta tutanları / denkserlik yapanları sever.”
(Mâide, 42)
”Dengeyi titizlikle ve adaletle koruyun.”
(Rahman, 9)
Karakterin, ilk ferd- cemiyet düşüncesinden ikinci ferd- cemiyet düşüncesine evrilişi, ağlamak eylemi ve bizâtihi anlamak eylemini tecrübe etmesi ile başlar. Âlemin merhamet temeli üzerine kurulu olduğunu serdeden Reis Bey, merhamet ve acıma mefhumlarının cemiyete öğretilmesi ve tatbik ettirilmesi gerektiğini şu cümlelerle ifade eder: ” …Sökün sahte su borularını, ev ev merhamet şebekesini kurun! Tepelerindeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin! O zaman göreceksiniz ki, acı su borularından kendi kendisine tatlı su akacak ve başlar üstünde güneşe yol veren kubbeler yükselecek.” Başlar üstünde güneşe yol veren kubbelerin yükselmesi, ifsâd olmuş cemiyetin bu moral değerler ile ihyâ olacağına delâlet eden bir benzetmedir; adil düzenin tesisi ve ideal cemiyetin inşası da bu benzetmeyi karşılayan türev ifadelerdir. “Muradım: akreplerle halleşmek, onları okşamak…” cümlesiyle bu ideali belirtmiş ve tüm cemiyete sirayet etmesini istemiştir.
Bu yazı Kocav Yayını tarafından Rengâhenk Dergisi (2017) 39. sayı 54. sayfada yayınlanmıştır.
Muhammed Masum KIR
Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi İnsan Toplum Bilimleri bölümünde yüksek lisans yapmaktadır.
İnsan hakları, markalaşma ve fikri sınai haklar alanlarıyla ilgilenmekte ve hukuk-edebiyat ilişkileri üzerine okumalar yapmaktadır.